top of page

Uluslararası Müşterilerle İlişki Kurmanın Anahtarı Olarak Small Talk


After this, you'll be in the conference hall. Are you ready?
After this, you'll be in the conference hall. Are you ready?


Mehmet Is Now Walking into the Hilton Hotel


Mehmet şimdi yılın üçüncü etkinliğine katılmak üzere Hilton otele giriyor. Daha asansöre binmeden, telefonu üzerinden son notlarını kontrol ederken hafif bir heyecan hissediyor. Asansör düğmesine bastığında etrafa göz gezdiriyor ve birkaç kişinin de onunla birlikte asansöre bineceğini fark ediyor. Yaka kartlarından, bu kişilerin sektördeki en büyük fuara katılan yabancı konuklar olduğunu anlıyor. İçinden şunları geçiriyor: “Bu insanlarla nasıl selamlaşmalıyım? Ürünümden nasıl bahsedebilirim? Türk müşterilerimle kurduğum ilişkileri İngilizce ortamda da nasıl yakalayabilirim?”

Maalesef bu his—farklı kültürlerden, farklı dillerden insanlarla tanışmanın getirdiği gerginlik—haftalık İngilizce derslerine giden birçok kişinin bile aşina olduğu bir durum. Fiyat konuşmaktan ya da yeni insanlarla bağlantı kurmaktan çekinmemek için sadece İngilizce bilgisi yetmeyebiliyor. Burada iletişimi başlatma ve kültürel farkındalığa sahip olma önem kazanıyor.

Bu yazıda, sizi ilk etkileşime hazırlamak için bazı ipuçları vereceğim: Nasıl küçük sohbet (small talk) yapılır, hangi ifadeler kullanılabilir ve bu ifadeleri nasıl pratik edebilirsiniz? Son olarak, şu anda İngilizce öğrenme yönteminizin neden tam verimli olmayabileceğini ve bunun yerine neler yapabileceğinizi paylaşacağım. Hazırsanız asansöre birlikte binelim—endişe etmeye gerek yok!

Small Talk Is Very Important for Business

Eğer “Ben doğrudan konuya girerim, small talk’a ihtiyacım yok” diye düşünüyorsanız, büyük olasılıkla yanılıyorsunuz. Çünkü birçok İngilizce konuşan insan için small talk beklenen ve hatta gerekli bir adımdır.  Özellikle satış alanındaysanız, ilişkilerin temeli genellikle samimi, giriş niteliğindeki sohbetlerle atılır. İlk izlenim her zaman çok önemlidir.

Bu nedenle, İngilizcenizin sadece konuşmaya yetmesi değil, aynı zamanda kültürel olarak da bilinçli olması gerekir. Yani, hem nazik ve saygılı bir üslup kullanabilmeli hem de konuşmayı yumuşak bir şekilde small talk’tan asıl iş görüşmesine taşıyabilmelisiniz. Başarılı small talk, sonraki adımlara geçişi de kolaylaştırır.

(Kısa Özet: Small talk’ı es geçmeyin—birçok İngilizce konuşan bunu bekliyor ve doğru şekilde yapılırsa işinize çok fayda sağlar.)

Small Talk Strategies in English

Şimdi, small talk’ı etkili bir şekilde nasıl yapabileceğimize bakalım. Üç temel unsur öne çıkıyor:

  1. Active Listening

  2. Open-Ended Questions

  3. Finding Common Ground

Ayrıca, Mehmet’in bu stratejileri nasıl uygulayabileceğini gösteren kısa bir örnek konuşma da ekledim.

1. Active Listening

Burada önemli olan, ne söylediğinizden çok neyi söylemediğinizdir. İngilizcede aşağıdaki gibi basit ifadelerle, karşınızdakinin söylediklerini dinlediğinizi göstermiş olursunuz:

  • “Oh, really?”

  • “Hmm, I see.”

  • “Oh, totally.”

  • “Oh, okay, got that.”

  • “Yes, of course.”

Bu sözlü onayları, uygun beden dili (örneğin başınızı hafifçe sallama, gülümseme) ve samimi bir ses tonu ile birleştirdiğinizde konuşmayı sürdürmeye teşvik edersiniz.

Pro Tip: ChatGPT Advanced mode, doğal konuşma tonları konusunda başarılı. Şu komutu örnek olarak verebilirsiniz:“Hey ChatGPT, could you please tell me how to say ‘Oh, totally’ when agreeing with someone with the right tone?”


2. Open-Ended Questions

Başarılı small talk için, evet/hayır şeklinde cevaplanan sorulardan kaçınmak çok önemli. Bunun yerine, cevaplarınızı detaylı hale getirecek açık uçlu sorular sorun.

Örneğin:

  • Instead of: “Do you work with X-corp, John?”Try: “What are you currently responsible for at X-corp, John?”

  • Instead of: “Did you like the visit to Istanbul?”Try: “How was your Istanbul trip?” veya “What did you like the most about Istanbul?”

Kısaca, how/what/why gibi wh-questions kullanın.

Pro Tip: Cümlelerinizi daha fazla katılım davet edecek hale getirmek için “tag questions” kullanabilirsiniz. Örneğin, “Their product is great, isn’t it?” gibi.

Kısa Bir Örnek Diyalog (Mehmet Kullanımda)Aşağıdaki diyalog, bu stratejilerin nasıl uygulanabileceğini gösteriyor:

Mehmet: “Hi there, I’m Mehmet. This is my third event this year—really exciting crowd, isn’t it?” Attendee: “Oh yes, it’s my first time here in Turkey, and I’m amazed by how large this fair is.” Mehmet (Active Listening): “Oh, totally! It feels like it’s gotten bigger every year. (Nods, smiles) What are you hoping to find here at the fair?” Attendee (Open-Ended Reply): “I’m looking for new tech partnerships, especially in AI solutions.” Mehmet: “Nice! I’m actually helping companies integrate AI into their HR software. What do you find most exciting about AI in your industry?”

Görüldüğü üzere, Mehmet’in açık uçlu soruları ve dinleyiciye teşvik edici tepkileri, karşı tarafın konuşmayı daha rahat sürdürmesini sağlıyor.

(Kısa Özet: Açık uçlu sorular sohbeti canlı tutar; tag questions da karşılıklı etkileşimi artırır.)

3. Finding Common Ground

Ortak noktalar bulmak her zaman göründüğü kadar kolay olmayabilir, özellikle kültürel farklılıkların yoğun olduğu uluslararası ortamlarda. İngilizce gerginliğine bir de kültürel kaygılar eklendiğinde durum daha da zorlaşıyor.

Yine de, evrensel ve basit cümlelerle ortak zemin oluşturmak mümkün. En sevdiğim yöntemlerden biri:

“I heard [interesting fact about the client's country/culture]. It sounds amazing! What do you think?”

Bu, anında onların kültürüne referans veren ve onları sohbete katmaya davet eden bir ifadedir. Ama dikkat: Siyaset ve tartışmalı konulardan kaçınmak her zaman iyi bir fikirdir.

Bunun dışında şu yöntemler de işinize yarayabilir:

  • “What do you enjoy doing in your free time?”

  • “Are you following [show, current sports event, etc.]?”

    • “Yes” derlerse sohbeti derinleştirin.

    • “No” derlerse “Oh, what are you interested in?” şeklinde soruyu genişletin.


Benzer şekilde, konuştuğunuz kişiyle aynı sektördeki yeni bir üründen bahsediyorsanız:

“I’ve heard great things about [related topic]. Have you had a chance to check it out?”

(Kısa Özet: Kültür, ilgi alanları veya endüstri trendlerinden yola çıkarak ortak nokta yaratabilirsiniz.)

What If You Want to Offer Compliments?

Küçük sohbet esnasında övgü (compliment) vermek etkili olabilir. Ama aşırıya kaçmadan, samimi ve ölçülü bir şekilde yapmak gerekir. Böylece, halo effect yoluyla insanların zihninde pozitif bir izlenim bırakabilirsiniz.

Örneğin:

  1. “I am impressed with [topic or achievement].”

    • Gerçekten etkilendiyseniz, bunu ses tonunuzla belli edin.

  2. “I really enjoyed [an interest relevant to the person].”

    • Örneğin, bir yazılımlarını denediyseniz veya makalelerini okuduysanız, buna değinin.

Diyelim ki John, HRforeveryone adlı şirkette satış müdürü ve çalışanların işe alım sürecini kolaylaştıran bir yazılım geliştiriyor. Şöyle diyebilirsiniz:

“Yeah, I really enjoyed using the trial version. I also heard that a couple of my colleagues enjoyed the demo experience as well.”

Kişisel yorumlar yaparken ise dikkatli olun:

  • “You have a great sense of humor.” (Gerçekten komik bir şey söylediklerinde kullanın.)

  • “I appreciate your positive attitude.” (Karşı taraf çok enerjik ve pozitifse.)

  • “You have excellent taste in [fashion/art/design].” (Karşı tarafın stilini veya zevkini gerçekten beğeniyorsanız.)

(Kısa Özet: Övgüyü bilinçli kullanın, samimi ve ölçülü tutun; tonlama çok önemli.)

Practice

“Practice makes perfect” klişesi hâlâ geçerli. Burada bahsettiğim her şey, gerçek hayatta düzenli pratik yapmayı gerektiriyor. İşte üç öneri:

  1. Realistic Scenario TrainingBizim EnglishBoost gibi kuruluşların yaptığı en önemli şey, bu tarz etkileşimleri canlandırarak pratik yaptırmak ve doğru geribildirim vermek.

  2. Online Sales & Business Communitiesİngilizceyi ve satış konuşmalarını rahatça deneyebileceğiniz çevrimiçi topluluklara katılabilirsiniz.

  3. English On-Site GroupsYaşadığınız yerde düzenlenen İngilizce buluşmalarına katılmak, tanışma ve small talk pratikleri için çok faydalıdır.

(Kısa Özet: Gerçek hayatta pratikten kaçış yok; uygun platformlarda veya etkinliklerde kendinizi geliştirmeniz şart.)

Final Thoughts & A Quick Invitation

Uluslararası bir etkinlikte, asansöre biner binmez konuşmaya başlamak çoğu zaman heyecan verici ama stresli olabilir.


Mehmet’in deneyiminde gördüğümüz gibi, aktif dinleme, açık uçlu sorular ve kültürel hassasiyet sayesinde bu gerginlik, yapıcı sohbetlere dönüşebilir.

Daha fazla kişiselleştirilmiş destek arıyorsanız—rol yapma seansları ve size özel geribildirim gibi—EnglishBoost  olarak adım adım rehberlik sunuyoruz. Bize ulaşabilir veya web sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Sonraki asansör yolculuğunu, sağlam iş ilişkilerinin ilk adımına dönüştürelim!


Şimdi asansöre birlikte binelim; inanın bana, her şey yoluna girecek :)

 
 
 

Yorumlar


bottom of page